Untitled Document

MENKIBE.......................... “CİĞER KEBABI”

Ebû Bekir Sıddık “radıyallahü anh” vefât ettikten sonra hanımına sordular:
“Biz Sıddık’ın “radıyallahü anh’’ gündüz hayatını gördük ama gece hayatını, geceyi nasıl geçirdiğini bize anlat! Anlat da, biz de onun gibi yapalım. Hep ona uyalım.’’ 
Hanımı “radıyallahü anha” şöyle cevap verdi:
“Ben onun hâlini tamamen anlatamam ama, bu hâllerinden birini söyliyeyim. Biliniz ki, Sıddık-ı Ekber “radıyallahü anh” yatsı namazını mescidde edâ edip eve gelince, odanın bir köşesinde otururdu. Başını önüne eğip, tefekkür edip, derin derin düşünürdü. Seher vaktine kadar bu hâl üzere dururdu. İbâdet etmek için, seher vakti olunca başını kaldırır, içli bir şekilde “Âh!... çekerdi. İşte o zaman yanan ciğer kokusu, bütün mahalleyi sarardı. Öyle ki, evimizin önünden geçen, ocağımızda ciğer pişmekte olduğunu zannederdi...”
Nitekim, bir gece Eshâb-ı Kirâm “aleyhimürrıdvan” Resûlullaha, “sallalahü aleyhi vesellem” Hazret-i Ebû Bekir’den şikâyet ettiler. “Evinde yalnız başına ciğer kebâbını yer, kokusunu duyarız. Bizi hiç davet etmez.” dediler.
Peygamber efendimiz buyurdular ki: “Hadi beraber gidelim!” 
Birkaç Eshâb-ı kirâmla, beraber gittiler. Ortalıkta ne ateş vardı ne de kebap. Sorduklarında, Hazret-i Ebû Bekir  “radıyallahü anh” dedi ki:
“Yâ Resûlallah! Ben ciğer kabâbı yemiyorum. Pişen kendi ciğerimdir. Hak teâlâ bana İslâm dînini nasip etti. Habibine dost eyledi. Eshâb arasında şöhret verdi. “Acaba kıyâmet günü hâlim nice olur, bu kadar nimetin şükrünü yapabilir miyim? Diye korktuğumdan ciğerim kebâp gibi olup, etrafa yayılıyor.” cevâbını verdi.

   GÜNEŞ YAY BUR­CU’NDA: Bu­gün, 22 Ka­sım. Gü­neş, Yay (Kavs) Bur­cu’na gir­miş ve son­ba­har mev­si­mi­nin 3. ayı baş­la­mış­tır. Gü­neş bu burç­ta 29 gün ka­la­cak ve Ara­lık’ın 21. gü­nü Oğ­lak Bur­cu’na gi­re­cek­tir.



Erkek: Kasım - Kız: Gülendam - Yemek: Mercimek çorbası, Güveç, Şehriyeli pilav, Sütlaç.



Featured Image 01