MENKIBE.................. FİRAVUNUN ZULMÜ
Melun Firavun karısı Asiye’nin (radıyallahü anhâ) Müslüman olduğunu duyunca, bir kasap çağırtıp emir verir:
- Haydi koyunu nasıl yüzüyorsan bunun derisini de öyle yüz.
Kasap emri yerine getirir. Melekler feryat edip sordular:
- Yâ Rabbi! Nasıl olur da sana îmân eden kadın zalim Firavun’un o dayanılmaz işkencesine maruz kalıyor?
Allahü teâlâ buyurdu ki:
- O gerçekten bize kavuşmak istemiştir.
Nihayet Asiye (radıyallahü anhâ) can vermeye başladı. Tam o anda dudakları kımıldıyordu. Allah her şeyi bildiği hâlde sırf Cebrâîl aleyhisselâmı da haberdar etmek için buyurdu ki:
- Onu dinle bakalım ne söylüyor?
Cebrâîl aleyhisselâm dinledi ve arzetti ki:
- Yâ Rabbi o bir ev istiyor.
Melekler şaşırdılar ve aralarında şöyle konuştular:
“ Zavallı pek ağır işkence gördü. Lâkin çok basit bir şey istedi.
Allahü teâlâ Cebrâil aleyhisselâm ile tekrar emir verdi:
- Sor bakalım, bu evi nerede ve kimin yanında istiyor?
Cebrâîl aleyhisselâm sorup arzetti ki:
- O kişi şu niyazda bulunuyor: “Rabbim benim için Cennette seni sık sık görebileceğim bir ev yap!”
Melekler bunu duyunca şöyle konuştular:
- Bu gerçekten büyük bir dilektir. Çünkü Rabbin muhabbet ülkesinin arsasında bir ev arzulamıştır.
Öte yandan Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:
- O istemeden önce evini hazırladım. Asiye’ye ölürken de en ufak bir acı çektirmedim. Çünkü o hâlde “Allah! Allah!” diyordu.
FIKRA............ TOSLAMIŞ GİBİ
Fakir bir adam zengin birine misafir olur. Akşam sofraya kızartılmış kuzu gelir. Misafir adam eti görünce öyle hızlı hızlı lokmaları yutar ki, ev sahibi dayanamaz:
- Efendi, der. Öyle çabuk yiyorsun ki, sanki bunun annesi sana toslamış da kızgınlığını kuzudan çıkarıyorsun gibi.
Hazır cevap ve nüktedan adam da şöyle cevap verir:
- Sen de öyle kıyamaz gibi yavaş yavaş yiyorsun ki, sanki annesi seni emzirmiş...
Erkek: Hayri - Kız: Hayriye - Yemek: Şehriye çorbası, Terbiyeli köfte, Şehriyeli pilav.