Untitled Document

MAKALE............... RAMAZAN MEDENİYETİ

Müs­lü­man olan mil­let­ler şu­nu unut­ma­ma­lı­dır ki; İs­lâ­mi­yet, Müs­lü­man olan Türk­le­ri be­diî bir şek­le sok­muş ve Ra­ma­zan ayın­da mah­ya, te­miz­lik, ra­bı­ta­lı­lık, ah­lâk tas­fi­ye­si, gü­nah ve za­rar­lı şey­ler­den çe­kin­me, cö­mert­lik ve her­ke­si dü­şün­me ter­bi­ye­si­ni bir ara­ya ge­ti­re­rek, bir; “Ra­ma­zan Me­de­ni­ye­ti” vü­cu­da ge­tir­miş­tir.
Öl­mek is­te­yen­ler bi­le; “Şu Ra­ma­za­nı gö­re­yim de öy­le...” di­ye­rek ha­ya­tın­da bir de­fa da­ha id­rak et­mek­le nok­san­sız âhıre­te göç­me­yi dü­şün­müş­ler­dir. Ra­ma­zan­da 30 gün oruç tu­tan­lar bay­ra­mın bi­rin­ci gü­nü oruç tut­ma­dı­ğın­dan bir şey ye­me­ğe uta­nır ve bir ne­vi gün­düz ye­me­nin ace­mi­li­ği ve mah­cup­lu­ğu için­de­dir. Âde­ta gi­den Ra­ma­zan­dan sı­kı­lır. Ra­ma­zan gi­di­yor, aca­ba bir da­ha se­ne­ye çı­ka­cak mı­yım di­ye ağ­la­yan­la­rı bi­li­rim ben. Hele o Ramazanı karşılayanlar, üç ayları yâni Recep ve Şâban aylarını da tutarlar... Ramazandan sonra Savm-ı Dâvûd’a (Bir gün açıp bir gün oruç tutmaya) meraklı olanlar da her Ramazanın çocukluklarından beri hâfızalarında yer eden tesirlerinin saâdeti içindedirler.
San­ki Pey­gam­ber efen­di­miz şe­hir­le­ri­mi­ze ge­lir, he­pi­mi­zin sa­â­det ve fa­kir­hâ­ne­mi­ze rûhen misâfir olur. Asıl bay­ram Ra­ma­zan bit­tik­ten son­ra de­ğil biz­zat Ra­ma­zan­da olur. Öy­le ki bu bay­ram, se­ne­de bir ay ge­lir, ama onun gel­me­si tam on bir bay­ram se­vin­ci için­de ge­çer. Her ha­kî­ki Müs­lü­ma­nın gön­lün­de Al­la­hü te­âlâ­nın kor­ku­su ka­dar Ra­ma­zan sev­gi­si de yer et­miş­tir. Bay­ram de­ğil Ra­ma­zan dü­ğün ayı­dır. O dü­ğü­ne her­kes müş­tak­tır. Ra­ma­za­na çok şü­kür on ay kal­dı, di­ye bir ay da­ha yak­laş­ma­nın se­vin­ciy­le göz­le­ri ya­şa­ran­la­rı bi­li­rim. 
Ka­dir (Gecesi) gü­nü, Müs­lü­man­la­rın çok mü­te­es­sir bir gü­nü­dür... Câ­mi­ler­de “el­ve­dâ” âva­ze­le­rin­den ağ­la­ma­dık can kal­maz. Ar­tık o is­mi var cis­mi yok bir Ra­ma­zan ömür­ler ol­duk­ça ge­le­cek, tıp­kı kuy­ruk­lu bir yıl­dız gi­bi sey­re­de­cek­tir... Fakat kuyruğunu götürmez, bırakır. On­dan Türk­ler bir “Ra­ma­zan Me­de­ni­ye­ti” kur­muş­lar­dır. O me­de­ni­yet, gö­rü­yo­ruz ki ruh­lar­da ber­devam­dır. Halk­ta yer eden bu in­ce duy­gu­yu şu bay­ram gü­nün­de tes’îd et­me­mek müm­kün mü?
Nice nice bayramlara...  Ord. Prof. Dr. Sü­heyl Ün­ver 
(Bir Ra­ma­zan Bin Bir İs­tan­bul’dan-1957 Vatan)



Erkek: Refik - Kız: Refika - İftar Yemeği: Yayla çorbası, Sulu köfte, Pilav, Meyve.

 



Featured Image 01