Untitled Document

MAKÂLE............ ECDADIMIZIN MUTLU HAYATI

Ecdadımız zamanında toplum huzurlu ve mutlu idi. Çünkü toplum hayatı millî ve mânevî değerler üzerine inşa edilmişti. Doğru îmân, adâlet, iyilik, doğruluk, fedakârlık, vefa, güvenilirlik, cömertlik, affetme, tevâzu ve alçakgönüllülük, muhtaçlara yardımcı olmak, kul hakkına titizlikle ehemmiyet vermek, akrabaları ve komşuları arayıp sormak, onlarla iyi geçinmek ecdadımızın en bariz özellikleriydi. Yalan, gıybet, söz taşımak hile, hırsızlık, gasp, başkasının malına canına zarar vermek, zulüm gibi kötülüklerden de çok sakınırlardı.
Fransız generallerinden Comte de Bonneval şöyle der:
“Haksızlık, tefecilik, tekelcilik ve hırsızlık gibi suçlara Müslüman Türkler arasında rastlamak mümkün değildir. Gerek vicdanî bir akideden gerekse ceza korkusundan dolayı, Müslüman Türkler o kadar dürüstlük gösterirler ki, insan ister istemez onların doğruluklarına hayran kalır.”
A. L. Castellan’ın, anlattığı şu hâdise, çok ibretliktir:
“Dostlarımdan biri anlattı: İçinde bin kuruş bulunan bir torba ile İstanbul’dan Beyoğlu’na dönüyordum. Tophane İskelesi’ne çıkarken torbam yırtıldı. İçindeki bütün paralar da dökülüp rıhtımın üstüne dağıldı, bâzıları da denize yuvarlandı. Ben ‘Eyvah!’ bile diyemeden, hemen oradaki halk, paraların üstüne üşüştü. Herkes bulabildiği kadar topluyordu. Ben şaşkınlıktan donmuş bir vaziyette ne yapacağımı bilemiyor, sadece bu hareketleri büyük bir endişe içinde takip ediyordum. Ne göreyim? Herkes, topladığı paraları deniz kenarında kalan torbama koyuyordu. Bunun üzerine içim biraz ferahladı. Hatta kayıkçılar da suya dalıp, denizin dibine gitmiş olan kuruşları çıkarmışlardı... Bunun üzerine onlara bahşiş vermek istedimse de vazîfelerini yapmış olduklarından bahsederek, her biri bir tarafa çekildi. Zaten o kadar kalabalıktılar ki hepsine bahşiş yetişmezdi. Toplanan bütün paralar torbaya konduktan sonra, bir hamal da onu yüklenip doğru evime kadar götürdü. Eve girdikten sonra büyük bir merak içinde paramı hemen saymaya başladım. Çok ziyâna uğramış olduğumu zannediyordum ki, 1000 kuruşumun da tam olarak torbada olduğunu görünce hayretler içinde kaldım. Gözlerime inanamadım, bir daha saydım. Bir kuruşum bile eksik değildi.”
Batı'nın ilim, fen, teknik ve her sahadaki fennî gelişmelerini elbette almalı fakat onların örf, âdet, moda ve gayriahlâki hâllerini asla almamalı, bunlardan son derece uzak durmalıdır.       Salim Köklü TÜRKİYE GAZETESİ  
17 Kasım 2024



Erkek: Nihat - Kız: Nihal - Yemek: Mercimek çorbası, Fırında köfte, Kabak tatlısı.

Featured Image 01