Adım Doug Copp: Dünyanın en tecrübeli kurtarma birimi Amerikan Uluslararası Kurtarma Ekibinin Kurtarma Şefi ve Afet Olayları Müdürüyüm. 875 yıkılmış binaya sürünerek girdim, 60 ülkeden kurtarma ekipleriyle çalıştım. 1985 Mexico City depreminde bir okulda bütün çocuklar sıralarının altındaydı. Her bir çocuk kemiklerinin kalınlığına kadar ezilmişlerdi.

Basitçe, binalar yıkılırken, objelerin üzerine düşen tavan ağırlığı veya içerideki mobilyalar bu nesnelere çarparken yanlarında bir yer, boşluk bırakırlar. Bu boşluk benim ‘hayat üçgeni’ dediğim alandır. Meselâ; Roberto Rosales. Şimdi Trujillo kurtarma ekibi şefi. 11 yaşındayken 1972 yılında 70.000 kişinin öldüğü depremde çöken bir binada mahsur kaldı. Erkek kardeşinin motosikletinin yanında meydana gelen ‘hayat üçgeni’ içinde hayatta kaldı. Yatakların, sıraların, masaların altına giren arkadaşları ezilerek öldüler. Onlar ‘çömel ve korun’ örnekleridir.

Doug Copp’un Tavsiyeleri

• Masa, araba gibi eşyaların altına girenlerin pek çoğu ezilir.
• Kediler, köpekler ve bebekler’in hepsi tabii bir şekilde dizlerini ana rahmindeki gibi karınlarına doğru çekerek kıvrılırlar. Deprem anında bu şekilde kıvrılmak lâzım.
• Ahşap evler deprem anındaki en emniyetli yapılardır. Ahşap bina çökerse geniş hayat boşlukları meydana gelir.
• Yataktayken deprem olursa, basitçe yuvarlanarak yataktan düşülür ve yatağın çevresinde emniyetli bir boşlukta durulur.
• Kapıdan veya pencereden dışarı kaçmak mümkün değilse, kanepe, koltuk, dolap yanında cenin pozisyonunda yere uzanılır.
• Bina çökerken kapı kirişlerinin altına geçenin çoğu ölür.
• Hiçbir zaman merdivenlere gidilmez. Merdivenler binanın hasar görmesi en muhtemel kısmıdır.
• Binanın içinde iken, dış duvarlarına yakın yerlerde durulur, mümkünse dışarı uzaklara çıkılır.
• San Francisco depreminin kurbanlarının çoğu, yıkılan binaların arasında araçlarının içindeki kişilerdi.
  

40 metre derinliğinde bir kuyuya düşen kurbağa, her gün 5 metre yüksekliğe çıkıp 2 metre de aşağıya düşüyor. Acaba bu kurbağa, kaç gün sonra kuyudan çıkar?
(Cevabı yarın)