MENKIBE - İBRAHİM BİN EDHEM
Huzeyfe-i Meraşî, İbrahim bin Edhem hazretlerine devamlı hizmet ederdi. Bunun sebebini sorduklarında, şöyle anlattı:
“Birlikte Mekke’ye giderken çok acıkmıştık. Kûfe’ye gelince, açlıktan yürüyemez oldum. Bir câmiye girip dinlendikten sonra, İbrahim bin Edhem hazretleri bu durumu anlayıp sordu:
- Çok mu acıktın? Açlıktan kuvvetsiz mi kaldın?
- Evet efendim.
Hokka, kalem ve kâğıt istedi. Bulup getirdim. Kağıda şöyle yazdı:
“Bismillahirrahmânirrahim! Herşeyde, her hâlde sana güvenilen Rabbim! Herşeyi veren sensin. Sana her an hamd ve şükreder, Seni bir an unutmam. Aç, susuz ve çıplak kaldım. İlk üçü, benim vazifemdir. Elbette yaparım. Son üçünü de sen söz verdin. Senden bekliyorum.”
Bana verdi ve buyurdu ki:
- Dışarı git ve Allahü teâlâdan başka kimseden birşey umma ve ilk karşılaşdığın adama bu kâğıdı ver!
Dışarı çıktım. İlk olarak, deve üstünde biri ile karşılaşdım. Kâğıdı ona verdim. Okudu, ağlamağa başladı. Bana dönüp sordu:
- Bunu kim yazdı?
- Câmide birisi yazdı.
Bana bir kese altın verdi. İçinde 60 dinar vardı. Bunun kim olduğunu sonradan, etraftakilere sordum. Hıristiyandır dediler.
Dönünce İbrahim bin Edhem hazretlerine bunları anlattım. Buyurdu ki:
- Keseyi açma! Sahibi şimdi gelir.
Biraz sonra o adam, İbrahim bin Edhem hazretlerinin huzuruna gelince şöyle konuştular:
- Bu yazıyı yazıp gönderen sen misin?
- Evet, ben yazdım.
- Bu meseleyi çok düşündüm. Böyle bir yazıyı yazanın Allaha olan tevekkülü, güveni ancak hak olan bir dinde olur. Keseyi verdiğim kimseyi takip ederek huzurunuza geldim. Bana İslâmiyeti anlatır mısın?
İbrahim bin Edhem hazretleri, İslâmiyeti kısaca anlatınca kelime-i şehâdet getirdi ve Müslüman oldu.”
Uluslararası Kamerî Aybaşları ve Hicrî Takvîm Birliği Kongresi 28 - 30 MAYIS 2016 / İSTANBUL - TÜRKİYE