MAKALE - ROGER GARAUDY VEFÂT ETTİ
Ünlü Fransız düşünürü Roger Garaudy (Roje Garodi), Paris’te 99 yaşında dün hayata gözlerini yumdu. Eserleri 40’ı aşkın dile çevrilen Garaudy, geride 60 kadar eser ve sayısız makale bıraktı. Roger Garaudy dış dünyaya Fransa’nın yüz akı olarak takdim edilen bir düşünürdü.
1913’te Marsilya’da doğdu. 1952 yılında Sorbonne Üniversitesi’den edebiyat dalında, 1954 yılında da SSCB Bilimler Akademisi’nden bilim dalında doktor unvanını aldı. Fransız Parlamentosu’nda milletvekili, Millet Meclisi Başkan Yardımcısı ve Senatör olarak görev yaptı. Bir ara Marksist İnceleme ve Araştırmalar Merkezi müdürlüğü yaptı. Fransız Komünist Partisi’nde zirveye tırmanmışken yaptığı tenkitlere kulak asılmadığı için bu kuruluştan koptu. Üniversitedeki profesörlüğüne döndü. Emekliye ayrıldıktan sonra her biri dünya çapında yankılar uyandıran eserleri yayınladı. Dilimize 30 kadar eseri çevrilmiştir.
Roger Garaudy, Müslüman oluşunu; “Hatıralar: Yüzyılımızda Yalnız Yolculuğum” kitabında şöyle anlattı: “Kur’ân-ı kerîmi okudukça, bana daha çok yaklaştı. Sanki bugün yazılmıştı ve doğrudan bana sesleniyordu. Bizzat yerin, kıyamet günü, sarsıntısıyla birlikte, insanların eylemlerine ve hatalarına şahitlik edeceğinin anlatıldığı Zilzal (deprem) sûresini okurken, ayaklarımın altındaki toprağın homurdandığını hissediyorum.
Roger Garaudy, İslâmiyeti seçip Filistin halkının haklarını İsrail’e karşı savunmaya başladıktan sonra, pek çoğu İsrail taraflısı sermayenin elinde olan Batı basın-yayın organları ve büyük yayınevlerince dışlandı. Kendisinden tek satırla, tek kelimeyle dahi bahsetmez ve kendisine söz hakkı vermez oldular.
Basın: 15.06.2012
Garaudy bütün dünyaya şunları söyledi:
“İslâm, çağları arkasında sürükleyen bir dindir. Diğer dinler ise, çağların arkasından sürüklendi. Yani, İslâm dışındaki bütün dinler zamana uyduruldu, değiştirildi ve reforma tabi tutuldu. Mukaddes kitaplar zamana göre tahrif edildi. Kur’ân-ı kerîm ise, indirildiği günden beri hep zamana hükmetti. İnsanı, mahlûkların efdali ve en şereflisi olarak bildirirken, onun sömürülemeyeceğini anlatmıştır. İsrafı, gösterişi ve lüksü yasaklayan, kazancı alın terindeki damlacıklarda arayan, biriken sermayeyi fakire ölçülü ve ahlâk hükümleri içinde aktaran, fâizi, tembelliğe sebep olduğu için yasaklayan ve gayrimeşru serveti böylece imha eden bir sistemler manzumesidir. Marksizm ile kapitalizmin ikisi de, insanı sömüren sistemlerdir. İslâm bunlara karşı, insana prestijini iade eden bir semâvî dindir.”
(Hak Sözün Vesîkaları: 398)
Uluslararası Kamerî Aybaşları ve Hicrî Takvîm Birliği Kongresi 28 - 30 MAYIS 2016 / İSTANBUL - TÜRKİYE