MANZUM ŞİİR - DERTLİ MASA
Aileden biridir, bizim evdeki masa,
Çok üzülür üstünde, kitap, defter olmas
O kadar büyük değil, eni boyu çok kısa,
Dersime çalışamam, bu masamız olmasa.
Misafir var herhâlde, komşular istemişler,
“Bu gece sizin masa, bizde kalsın.” demişler.
Verdik bizim masayı, tek bir geceliğine,
Sevinmiş bizim masa; “Yer değiştirdim.” diye.
Üzerine Rabbimin, nimetinden koymuşlar,
Dedikodu ederek, yiyip içip doymuşlar.
Bu ziyafette helal, haramla karışıkmış,
Şakır şakır ağlayan, çatal, bıçak, kaşıkmış.
Çaresiz sabrediyor, ne yapsın bizim masa?
Manzaraya üzülmüş, başlamış hemen yasa.
Ağızlarını silip, çöpe ekmek atmışlar,
Dünyada açlık için, ona buna çatmışlar.
Eli yüzü boyalı, o kadınlar bir ara,
Sandalyeye oturup, başlamışlar kumara.
Yerin dibine geçmiş, bizim evdeki masa,
“Gözümü kapıyamam, der örtü de olmasa.”
Şimdi kurtuldu ama, masamızın tasası;
Komşularımızın var, evde kendi masası.
O kötü içkilerden, her gece içilirmiş,
Derdinden o masanın, çivisi çekilirmiş.
Devamlı sahibine bedduâ ediyormuş,
“Masa değil sobada, odun olsam.” diyormuş.
Misafir yine gelse, bizim evdeki masa,
Komşuya gitmeyecek, bacakları kırılsa.
Çok üzülür üstünde, kitap, defter olmas
O kadar büyük değil, eni boyu çok kısa,
Dersime çalışamam, bu masamız olmasa.
Misafir var herhâlde, komşular istemişler,
“Bu gece sizin masa, bizde kalsın.” demişler.
Verdik bizim masayı, tek bir geceliğine,
Sevinmiş bizim masa; “Yer değiştirdim.” diye.
Üzerine Rabbimin, nimetinden koymuşlar,
Dedikodu ederek, yiyip içip doymuşlar.
Bu ziyafette helal, haramla karışıkmış,
Şakır şakır ağlayan, çatal, bıçak, kaşıkmış.
Çaresiz sabrediyor, ne yapsın bizim masa?
Manzaraya üzülmüş, başlamış hemen yasa.
Ağızlarını silip, çöpe ekmek atmışlar,
Dünyada açlık için, ona buna çatmışlar.
Eli yüzü boyalı, o kadınlar bir ara,
Sandalyeye oturup, başlamışlar kumara.
Yerin dibine geçmiş, bizim evdeki masa,
“Gözümü kapıyamam, der örtü de olmasa.”
Şimdi kurtuldu ama, masamızın tasası;
Komşularımızın var, evde kendi masası.
O kötü içkilerden, her gece içilirmiş,
Derdinden o masanın, çivisi çekilirmiş.
Devamlı sahibine bedduâ ediyormuş,
“Masa değil sobada, odun olsam.” diyormuş.
Misafir yine gelse, bizim evdeki masa,
Komşuya gitmeyecek, bacakları kırılsa.
Erkek : Zekai - Kız : Züleyha - Yemek : Mantar çorbası, Fırında tavuk, Bulgur pilavı, Hoşaf
Uluslararası Kamerî Aybaşları ve Hicrî Takvîm Birliği Kongresi 28 - 30 MAYIS 2016 / İSTANBUL - TÜRKİYE