Osmanlı ordusu 1852 yılında Kırım seferindedir. Başkumandan Serdâr-ı Ekrem Ömer Lütfi Paşa ve gazilerimiz, gemilerle Kırım’a çıkarlar. Gerekli müdafaa tedbirleri alınırken, Ruslar aniden saldırırlar. Kat kat üstün olan düşman kuvvetlerine, her zaman olduğu gibi iman kuvvetiyle mukabele edilir.

Vuruşmalar sırasında bir yiğit göze çarpar, Ispartalı Koca Halil... Topçu erleri arasındadır ve sabahtan akşama kadar, düşman hatlarını top atışları ile döver. Göz açtırmaz. Gün batarken, bir şarapnel parçası, Koca Halil’i olduğu yere devirir.

Siper arkadaşı ve hemşehrisi Mehmet Çavuş, hemen yardımına koşar. Koca Halil, bir eliyle yarasını bastırır, öbür eliyle kuşağından bir kurşun çıkartır. Çavuşa uzatarak der ki:

- Hemşehrim! Bunu al, sağ kalır da, köyümüze dönersen, oğlum Ali’ye verirsin ve; “Bu kurşun, geçen seferki Moskof Harbi’nde dedeni şehit etmiş. Bir arkadaşıyla, babana yollamıştı. Şimdi baban vasiyet ederek; “Allah rızası için, din ve devlet uğruna, ben biri iki etmeye çalıştım. O da, ikiyi üç etmeye çalışsın!” dedi dersin.

Az sonra da; “Hadi hemşehrim! Hakkını helâl et. İnşaallah Cennette kavuşuruz.” deyip Kelime-i şehâdet getirerek, şehâdet şerbetini içti.

MALZEME: 4 piliç göğsü, 500 gr patlıcan, 50 gr mantar, 80 gr havuç, 50 gr kabak, 80 gr kereviz, 40 gr sadeyağ, 100 gr süt, 15 gr un, az miktarda dereotu, 2 diş sarımsak, 100 gr tavuk suyu, az miktarda maydanoz ve soğan, yeteri kadar tuz ve karabiber.

YAPILIŞI: Piliç göğüsleri ince ince açılır. Rulo biçiminde sarıp dibi az yağlanan tavaya dizilir. Üstüne tavuk suyu koyup, soğan, maydanoz, mantarlar, sebzeler doğradıktan sonra, yeteri kadar tuz koyup, 20 dakika haşlanır. Patlıcan közde veya yağda pişirilip kabukları soyularak püre yapılır. İçine sarımsak, süt, yağ ve tuz koyup karıştırılır. Sıcak olarak servis tabağına koyulur. Haşlanmış piliçler dizilir. Üstüne haşlanmış sebzeler de konur. Dereotu serperek sıcak olarak servis yapılır.