“Baharın güzelliğini tarif etmek için İstanbul’u görmüş ve onun bağrında bu uyanışı yaşamış olmak gerekir. Bahar, İstanbul’a Allahın verdiği bir armağandır. Bundan daha nadide bir ihsan olabileceğini sanmıyorum. Boğaziçi, kaprisli bir mimarinin en nadide hatlarıyla bezenmiş, gözü okşayan renklerin oynaştığı “güzel”in ta kendisidir.

Boğaziçi’nde balık, zengin bir sofraya buyur edilmiş, misâfirlere ikramda yarışa benziyor. Kışın Karadeniz’den akın eden palamutları, ağları tıka basa dolduran uskumru balıkları izler. Marmara’dan gelen şövalye kılıklı kılıç balıklarının etinden, defne yaprağına sarılmış şişleri, küllenmiş mangal kömürünün ateşinde pişirip, tadabilseydiniz, kalb huzuru içinde, “Ulu Tanrım, bu dünyada bana ağız tadı verdin.” diye Allaha şükredebilirdiniz.”      

 
Adolphus Slade
(19. Yüzyıl İngiliz Amirali)

AIDS başta eşcinsel (homoseksüel) erkeklerde, fuhuş yapanlarda, uyuşturucu kullananlarda görülmektedir. Daha sonra cinsî ilişki, kan nakli ve doğumla diğer insanlara da geçmektedir. AIDS illetini, Batı'nın aşırı hürriyeti içinde; nikâh, namus, maneviyat, kutsallık nedir tanımaz hâle gelen ve para, konfor, refah içinde şehvetlerine, alkole, uyuşturucuya teslim olup, çeşitli sapıklıklara bulaşan kimseler dünyanın başına belâ etmişlerdir. AIDS mikrobu, HIV adı verilen bir virüstür. Vücuda girdikten sonra, şimdilik kurtulma ihtimali yoktur. En geç 5 sene sonra insanı öldürmektedir. Çok ağır seyreden hastalık, yakalananların %80’den fazlasının ölümüne yol açmaktadır. Bugüne kadar Dünyada yaklaşık 40 milyon insana, AIDS’e yol açan HIV virüsü bulaşmış durumda ve şimdiye kadar 25 milyon kişi AIDS’ten öldü. Ölenlerin çoğu Afrika kıtasında yaşıyordu.

  (Cevabı yarın)