MAKALE - BATI MEDENİYETİ
Kadın hakları savunuculuğu diye, kadının en kıymetli varlığına, iffetine sataşıyorlar, hatta işi serbest cinsî hayat tavsiyesine kadar götürüyorlar.
Fransız Medeni Kânunu'nda “Çocuklar, deliler ve kadınlar kısıtlıdır.” hükmü vardı. İngiltere’de 16. asırda kadın murdar sayıldığı için kutsal kitaba el süremezdi. Ancak 18. asırda kadının İncil okumasına müsaade edilmiştir. İngiltere’de 1805'e kadar kadınlar miras haklarından mahrum idiler. Batı’da nasıl ilim dinî taassuba karşı bir reaksiyon olarak gelişmiş ve daima onunla çatışma hâlinde bulunmuşsa, bugünkü batılı kadın da Hıristiyan toplumun kendisine reva gördüğü aşağılayıcı muameleye karşı bir reaksiyon tarzında açılıp saçılmış, her türlü ar perdesini yırtma gayreti içine düşmüştür.
Hâlbuki, İslâmın böyle bir derdi hiç yoktur. Dinimiz, kadının erkekleşmesine, erkeğin de kadınlaşmasına yol açacak davranışları yasaklamıştır. Peygamber Efendimiz; “Kadına benzemeye çalışan erkeğe, erkeğe benzemeye çalışan kadına da, Allah lânet etsin!” buyurmuştur. İslâmiyet hiçbir zaman kadını yeryüzündeki fitne ve fesadın kaynağı olarak görmemiş, ona cemiyet içindeki saygıdeğer yerini kazandırmıştır. Bütün dinler zina ve fuhşu yasaklar. Ancak İslâmiyet böyle davranışları teşvik ve tahrik edici sebepleri de önlemeye çalışmış, bunun için kadının güzelliklerini teşhir etmesini istememiştir...
Ayhan Songar
TARİH - FIKRA GİBİ
1960’lı yıllar, Elâzığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elâzığ’ın cadde ve sokaklarına dağılırlar.
O zamanın ünlü doktoru Mutemet Yazıcı hastanenin başhekimidir. “Doktor bey, ne yapalım?” diye akıl danışırlar.
Mutemet Bey personeline; “Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!” der.
Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elâzığ’ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...
Uluslararası Kamerî Aybaşları ve Hicrî Takvîm Birliği Kongresi 28 - 30 MAYIS 2016 / İSTANBUL - TÜRKİYE