Untitled Document

MENKIBE - CÖMERTLİK

Çok zengin ve cömert olan Abdullah bin Câfer-i Tayyar hazretleri bir hurma bahçesinin yanından geçiyordu. Siyah bir köle bahçede çalışırken ona üç öğünlük yemek getirdiler. O anda bir köpek kölenin yanına vardı. Bir öğünlük yemeğini ona verince, köpek hemen yedi. İkincisini, daha sonra üçüncüsünü de verdi. Hazret-i Abdullah köleye yaklaşarak seslendi:

 

- Ey arkadaş, niçin üç öğün yiyeceğinin hepsini kendin muhtaçken ona verdin?

- Efendim, bu köpek uzak diyardan gelmiştir. Açtır ve nasibini arıyor.

- Peki sen ne yiyeceksin?

- Aç durup sabredeceğim.

 

Hazret-i Abdullah görüp işittiklerinin tesiri altında kalarak; “Halk beni cömert bilir. Halbuki bu siyah köle benden daha cömerttir.” dedi. Hurma bahçesini ve köleyi sahibinden satın aldı. Köleyi azat etti. (Serbest bıraktı.) Hurma bahçesini de içindekilerle birlikte ona hediye etti.

 

Hazret-i Abdullah’a dediler ki:

- Sen şimdi ondan daha cömert oldun.

- Ne yazık ki öyle değil. Onun verdiği, sahip olduğu mülkünün hepsi idi. Benimki ise, sahip olduklarımın çok azıdır.

TARİH - 97 YILLIK TEREYAĞI

İngiliz kâşif Robert Scott’ın keşif seferleri için kullandığı kulübesinde yapılan araştırmada, dünyanın en eski tereyağ parçası bulundu. Scott, Ocak 1912'de Norveçli kaşif Roald Amundsen’in kendisinden önce Güney Kutbu’nu keşfetiğini görmüştü. Scott ise dönüş yolunda bir kulübede hayatını kaybetmişti.

2009 yılında Antartik Miras Vakfı'na ait Cape Evans'taki bu kulübenin restorasyon çalışmaları sırasında  Scott’un bazı eşyaları bulundu. Bunlar arasında bir parça da tereyağı vardı. Buradaki dondurucu soğuk 97 yıldır aynı yerde duran tereyağının erimesini engellemişti. Böylece boş tereyağı kutularının yanında bulunan iki tereyağı parçası bozulmadan bugüne gelebilmişti. Antartik Miras Vakfı'ndan Lizzie Meek; "Bence bu tereyağı gerçek bir hazine. Kokusu o kadar keskin ki..." demiştir.



Erkek : Sadri - Kız : Sevda  - Yemek : Un çorbası, Tas kebabı, Şehriyeli Pilav, Üzüm

Featured Image 01