MANZUM MENKIBE - HİCRET
Peygamber efendimiz, düşmanların şerrinden,
Hicret maksadı ile, çıktı Mekke şehrinden.
Medîneli müminler, duyunca bu haberi,
Sevinçle beklediler, Sevgili Peygamberi.
Bütün Medîneliler, yaşlı genç, kadın erkek,
Gözlerini, ümitle çöl ufkuna dikerek,
“Gözcü”ler koydular ki, geleceği yollara,
Teşrîfini, ânında haber versin onlara.
Büyük sabırsızlıkla, beklerken böyle onlar,
Bir ara; “Geliyorlar!”, diye bir ses duydular.
O noktaya dikkatle, baktığında her biri,
Gördüler tâ uzakta, Resûlle Ebû Bekr’i.
“Resûlullah göründü, işte geliyor!” diye,
Büyük müjde, bir anda yayıldı Medine’ye.
Kadın-erkek, yaşlı-genç, sevindiler, coştular,
Karşılamak üzere, Ona doğru koştular.
O gün “Tekbîr” sesleri, çıkıyordu göklere,
Ve sevinç gözyaşları, akıyordu yerlere.
Benzeri görülmemiş “Bayram” yaşanıyordu,
Herkes, hep bir ağızdan, şunları söylüyordu:
“Seniyyetül vedâ’dan, ay doğdu üstümüze,
Bu, ne büyük bir devlet, hamd olsun Rabbimize.
Hoş geldin şehrimize, ey Allahın Habîbi,
Bize, daha sevinçli gün olmaz bunun gibi.”
Resûlullah bakarak, onların ahvâline,
Buyurdu ki: “Deveyi, koyun kendi hâline!”
Bıraktılar deveyi, meraklandılar ancak,
O anda Müslümanlar, merak ederdi ki hep:
“Resûl, kimin evine teşrîf eder ki acep?”
Ki,”Deve hangi evin, kapısında duracak?”
Deve, Ebû Eyyûb’ün, evi önüne kadar,
Yürüyüp, tam o eve, gelince kıldı karar.
Hâlid İbni Zeyd koşup, huzuruna gelerek,
Evini, eli ile, Resûle göstererek,
Dedi ki: “İşte evim, işte şu da kapısı,
Buyur yâ Resûlallah, hazırdır içerisi.”
Resûle mihmandarlık, ne saadet, ne nimet,
O gün Eyyûb Sultan’a nasip oldu bu devlet.
Hicret maksadı ile, çıktı Mekke şehrinden.
Medîneli müminler, duyunca bu haberi,
Sevinçle beklediler, Sevgili Peygamberi.
Bütün Medîneliler, yaşlı genç, kadın erkek,
Gözlerini, ümitle çöl ufkuna dikerek,
“Gözcü”ler koydular ki, geleceği yollara,
Teşrîfini, ânında haber versin onlara.
Büyük sabırsızlıkla, beklerken böyle onlar,
Bir ara; “Geliyorlar!”, diye bir ses duydular.
O noktaya dikkatle, baktığında her biri,
Gördüler tâ uzakta, Resûlle Ebû Bekr’i.
“Resûlullah göründü, işte geliyor!” diye,
Büyük müjde, bir anda yayıldı Medine’ye.
Kadın-erkek, yaşlı-genç, sevindiler, coştular,
Karşılamak üzere, Ona doğru koştular.
O gün “Tekbîr” sesleri, çıkıyordu göklere,
Ve sevinç gözyaşları, akıyordu yerlere.
Benzeri görülmemiş “Bayram” yaşanıyordu,
Herkes, hep bir ağızdan, şunları söylüyordu:
“Seniyyetül vedâ’dan, ay doğdu üstümüze,
Bu, ne büyük bir devlet, hamd olsun Rabbimize.
Hoş geldin şehrimize, ey Allahın Habîbi,
Bize, daha sevinçli gün olmaz bunun gibi.”
Resûlullah bakarak, onların ahvâline,
Buyurdu ki: “Deveyi, koyun kendi hâline!”
Bıraktılar deveyi, meraklandılar ancak,
O anda Müslümanlar, merak ederdi ki hep:
“Resûl, kimin evine teşrîf eder ki acep?”
Ki,”Deve hangi evin, kapısında duracak?”
Deve, Ebû Eyyûb’ün, evi önüne kadar,
Yürüyüp, tam o eve, gelince kıldı karar.
Hâlid İbni Zeyd koşup, huzuruna gelerek,
Evini, eli ile, Resûle göstererek,
Dedi ki: “İşte evim, işte şu da kapısı,
Buyur yâ Resûlallah, hazırdır içerisi.”
Resûle mihmandarlık, ne saadet, ne nimet,
O gün Eyyûb Sultan’a nasip oldu bu devlet.
Erkek : Müjdat - Kız : Mübeccel - Yemek : Tarhana Çorbası, Soğan yahni, Makarna, Sütlaç
Uluslararası Kamerî Aybaşları ve Hicrî Takvîm Birliği Kongresi 28 - 30 MAYIS 2016 / İSTANBUL - TÜRKİYE