TARİH - FÂTİH’İN MUHÂKEMESİ
Hızır Bey, İstanbul kadısı ve belediye başkanı iken, bir Hıristiyan mîmâr geldi. Fâtih Sultan Mehmed Hân'dan şikâyetçi olduğunu söyledi. Hızır Bey, mîmârı dinledi. Fâtih, bugünkü ayasofya Câmii'inden daha yüksek kubbeye ve daha üstün mîmârî husûsiyetlere sâhip bir câmi yaptırmak istemiş ve o mîmâr da bu işe tâlip olmuştu. Ama Müslümanların, Ayasofya'dan daha üstün bir esere sâhip olmalarına gönlü râzı olmamıştı. Mısır'dan binbir zahmetle getirilmiş olan sütûnların yüksekliklerini kısa tutmuş ve kubbenin yüksekliği de Ayasofya'dan alçak olmuştu. Sultan, sütûnların kasıtlı olarak küçültüldüğünü anlayıp çok hiddetlendi. Muhâkeme edilmeden mîmârın eli kesildi.
Hızır Bey, konuyu araştırdı. Şâhitlerle berâber Pâdişahı da mahkemeye çağırdı. Fâtih, mahkeme salonuna girince, başköşeye oturmak istedi.
Kadı, hiç çekinmeden, "Oturma begüm!.. Hasmınla yüzleşmek üzere, mahkeme huzûrunda ayakta dur!" dedi. Sultan derhâl söylenen yere geçti. Mahkemenin Pâdişahı Hızır Bey'di. Onun şahsında, İslâmiyetin âdil hükümleri karşısında bulunmaktaydı.
Kadı: "Sen bu zimmînin elini kestirdin mi?" deyip söze başladı. Mahkeme neticesinde; "Sen, Murad oğlu Mehmed! Mahkeme edilmeden bu zimmînin elini kestirdiğin için kısas olunacaksın! Senin elin de onunki gibi kesilecek. Eğer Hıristiyan mîmârı râzı edebilirsen, ölünceye kadar onun ve âilesinin geçimini te'mîn etmek karşılığında elini kesilmekten kurtarabililrsin!" dedi. Herkesle birlikte Pâdişah da tam bir sükûnet içerisinde kararı dinledi. Hıristiyan mîmâr, bu ulvî karar karşısında daha fazla dayanamadı. Ağlayarak Pâdişah'ın ellerine kapandı. Mîmâr, âilesiyle birlikte Müslüman olmakla şereflendi.
Erkek : Muhlis - Kız : Mehpare - Yemek : Mercimek Çorbası, Fırında balık, Helva
Uluslararası Kamerî Aybaşları ve Hicrî Takvîm Birliği Kongresi 28 - 30 MAYIS 2016 / İSTANBUL - TÜRKİYE