Untitled Document

MAKALE - KORE'DE TÜRK ASKERİ

ABD’de Eugene Kinkead, Kore Savaşı ile ilgili yazdığı kitapta diyor ki:
“...Çinliler’e esir düşmüş ABD’li 7190 askerden üçte biri düşmanla işbirliği yapmış, bu esirlerden 2730’u şartlara direnemeyerek ölmüştü. Subaylar esir arkadaşlarını öldürmüş, hastalara ve açlara arkadaşları yardım etmemişti.

ABD’li esir askerler, memlekete bağlılıklarını, dayanışma duygularını, âmirlerine itaat duygularını tamâmen yitirmişler, yardımlaşma tamâmen ölmüştü, kuvvetliler, zayıfların elinden yiyeceklerini bile alıyordu.
229 kişiyle Çinliler’in elindeki üçüncü büyük esir grubu Türkler’di. Türkler, 229 kişi girdikleri esir kampından 229 kişi çıkmışlardı, hem de yaralılarını tedâvi ederek. Türkler’in esir subayı, Çinli komutana; “Türk askerlerine ancak benim vasıtamla emir verebilirsin, onları öldürebilir, fakat istemedikleri şeyleri yaptıramazsın. Beni öldürürsen, en kıdemli asker komutan olur, onu öldürürsen ondan sonraki. Bu tek kişi kalıncaya kadar devam eder ve emir-komuta zincirine riâyet etmeden bizimle diyalog kuramazsın.” demişti.

Türkler, birbirlerine müthiş destek oluyorlardı. Herşeylerini paylaşıyorlardı. Hastalarına sahip çıkıyorlardı. Bir hasta Türk esirinin yanında mutlaka sağlam 2 Türk esiri bulunuyordu. Hastanın her türlü ihtiyâcı bu 2 esir tarafından karşılanıyordu. Soğuk günlerde, ABD’li hasta esirler, soğuk ve açlıktan ölürken, Türkler, hastaları insan bedeninden meydana getirdikleri etten duvarlar içine alarak koruyorlardı. Kendileri de soğuktan korunmak için birbirleriyle güreş tutuyorlardı. Hem de sanki esir değil de kendi memleketlerinde, sevdikleri arasında güreş tutuyormuş gibi nârâ atarak. Onların bu güreşleri, korkusuzca nârâ atmaları, kendilerinde nârâ atacak gücü bulmaları, Çinli askerleri korkutuyordu. Türkler’e sataşmaktan çekiniyorlardı. Bu güreşler, onları güçlü ve birbirine bağlı kılıyordu...”

Halil Delice, TÜRKİYE Gazetesi, 16.4.98



- Yemek : Pirinç çorbası, Ciğerli pilav, Baklava

Featured Image 01