HATIRA - BÖYLE EZİYET OLUR MU

Aşağıdaki hâdiseler, Yassıada Kumandanı Alb. Tarık Güryay’ın Nazlı Ilıcak’a sattığı, ses kayıt bantlarında vardır; deşifre edilmiş ve yayınlanmıştır. Târihimizin yüz karası hâdiseleri arasındadır:

Adnan Menderes, çok duygulu, çok haysiyetli, çok vatansever bir adamdı. Kendisini yargılamakla vazîfeli mahkemeden îdam kararı çıkacağını biliyordu. Bir darağacında, kâtiller gibi, hâinler gibi sallandırılmasına gönlü râzı olmadı. İntihara karar verdi. Onu, bir darağacına çekmek için anlatılmaz sabırsızlıkla bekleşen ihtilâlci cellâtlar, telâşa kapıldılar. İlk defâ onun sağlığıyle ilgilendiler. Birkaç doktorla başucuna dikildiler. Gereken müdâhalelerle onu hayâta döndürünce, çok keyiflendiler. Sevinçten birbirlerini kucakladılar. Gözlerini açtığı zaman başucundaki cellâtlardan bir sigara istedi. Vermediler. Çok dil döktü, ricâ etti, hattâ yalvarır gibi inledi de ihtilâlci cellâtlar öfkeyle “Hayır!” dediler. Onun acı çekmesinden müthiş bir zevk alıyorlardı.

Bir ara, tuvâlete gitmek istedi. Rahat bırakmadılar. Ona, açıktaki oturağı gösterdiler. Çok terbiyeli bir adamdı. “Utanırım!” dedi, “Yapamam!” dedi, “Lütfen siz çekilin!” dedi. Çekilmediler. Hâlbuki, iki saat sonra ipe götürülecekti. Onu lime lime ederek öldürmek istiyorlardı. Biraz sonra, odasına Prof. etiketli doktorlar geldi. “Sırtınızı dönün! Hemoroid muâyenesi yapacağız!” dediler. Utandı. İnleyerek itiraz etti: “Benim hemoroidten bir şikâyetim yok! İstemiyorum! Lütfen bana acı çektirmeyin!” diye inledi, dinlemediler. Çünkü doktorlar da ihtilâlci cellâtlardan emir almışlardı. Hâlbuki, iki saat sonra îdam edilecekti. Doktorlar emri yerine getirirken, cellâtlar, en haysiyetsiz insanları bile utandıracak bir zevk duydular. Avuçlarını ovuşturdular. Tepinip durdular...

Y. Bülent Bâkiler Türkiye 20.9.97