TARİH - BİR RÜYÂ Kİ
Hasan Can anlatır: “Merhum Cennet mekân Sultan Selîm Hân, çoğu gece kitap mütâlaa ederler, uyumazlardı. bâzen de bana okutup dinlerdi.
Bir sabah, namazımı kıldıktan sonra derhal hizmetlerine koştum. Bana sordular ki;
- Gece görünmedûn; ne amelde idin?
Ben de özür dileyerek dedim ki:
- Bir kaç gecedir uykusuz olduğumdan bu gece gaflet galip geldi.
- İmdi ne düş gördünse beyân eyle!
- Arza kâbil bir düş görmedim.
- Bu ne sözdür? Bir geceyi tamâmen uyku ile geçüresün de bir rüyâ görmeyesin. Be her hâl bu gice bir vâkıa görülmüştür. Söyle, gizleme!
Ben ne kadar düşündümse aklıma görmüş olabileceğim bir şey gelmedi.
Bir müdded sonra beni Kapu Ağası Dâiresi’ne bir iş için gönderdiler. Oraya vardığımda gördüm ki, Kapu Ağası Hasan Ağa mütefekkir bir vaziyette, başın aşağı eğmiş gözleri yaşlı olarak oturur. Zannetim ki, bir kimsesi vefât etmiş ola.
- Ağa hazretleri kalbiniz gamlı, gözünüz yaşlı görünür, sebebi nedür?
- Bu gece rüyâmda gördüm ki, bu oturduğumuz kapıyı acele ile çaldılar. Baktım ki, dışarısı Arab simâlı ve elbiseli nûranî şahıslar ile dolu; elleri bayraklı, silahlı ve mükemmel kimseler. Kapının yanında 4 şahıs durur. Bunlardan biri bana buyurdu ki:
- Şu gördüklerin Resûlullahın eshâbıdır. Bizi Resûlullah gönderip Selîm Hân’a selâm etti ve buyurdu ki: “Kalkıp gelsin! Haremeyn hizmeti ona verildi.” Bu gördüğün Ebu Bekr-i Sıddîk, Ömer-ül Fâruk, Osman-ı Zin-Nûreyn’dir. Seninle konuşan ben ise Ali bin Ebu Talib’im. Var Selîm Hân’ söyle!..
Kapı Ağası’ndan ayrılarak derhal gidip bunu Selîm Hân’a arz ettim. Yüzleri kızararak ve gözlerinden yaş akarak buyurdular ki:
- Biz sana demez miyiz ki, bir tarafa emir verilmeden hareket etmeyiz.
Bundan sonra Arabistan seferi hazırlıklarına başlandı ve Mısır feth edildi, Mekke ve Medîne idâresi, Selîm Hân’a Mukaddes Emânetler’le birlikte verildi.
Erkek : Yasin - Kız : Şükran - Yemek : Yayla çorbası, Etli Patates, Pilav, Cacık
Uluslararası Kamerî Aybaşları ve Hicrî Takvîm Birliği Kongresi 28 - 30 MAYIS 2016 / İSTANBUL - TÜRKİYE