Untitled Document

MENKIBE.................. VEYSEL KARANÎ

Karen, Yemen taraflarında adı bilinmedik bir yerdir. Etrafı kum dağları ile çevrilidir, kuraktır, çoraktır. Ortalıkta birkaç kuyu vardır, üç-beş de ağaç. Buranın sâkinleri kervan ağırlamakla geçinirler; hayvanlarını ise, Üveys isimli bir çobana emanet ederler. Çoban ücret istemez, verenden alır. Issız vâdilerde, kaya kovuklarında ibâdet eder, insanlar ona hep divâne gözüyle bakarlar. Mübâreğin anası yaşlı, kör, hem de kötürümdür. Onu, yedirir, içirir, paklar. Yani, anasına kölelik eder. 
Sonradan Veysel Karanî ismi ile meşhur olan Üveys, Peygamber efendimizin sohbetine (maddî plânda) erişemez. Ama; mânâ âleminde çok şeylere kavuşur. Efendimizle aralarında imrenilecek bir dostluk başlar. Resûlullah efendimiz ara sıra yüzlerini Yemen tarafına çevirip buyururlar ki:
“Yemen cihetinden rahmet rüzgârları esiyor... İhsan ve iyilikte Tâbiinin en iyisi Üveys Karnî`dir.”
Aradan yıllar geçer. Efendimiz hayatlarının sonlarına doğru mübârek hırkalarını çıkarıp Hazret-i Ömer ve Hazret-i Ali’ye vererek buyururlar ki:
“Bunu Üveys-i Karnî’ye verin!”
Resûlullahın vefâtından sonra, yola çıkarlar ve tarif edilen Karen’i bulurlar. Oranın sâkinleri, bu iki şerefli kimsenin böyle köhne bir yeri ziyaret etmesine mânâ veremezler. Hele “Üveys’i arıyoruz.” demelerine çok şaşırırlar. “O divânenin tekidir. İnsanlardan kaçar, kimseye karışmaz, ağladıklarımıza güler, güldüklerimize ağlar. Neşe nedir bilmez. Aradığınız başka biri olmasın?” derler.
Hazret-i Ömer; “Bilhassa aradığımız odur.” der. Onu develerinin başında bir sahrada bulurlar. Ve mukaddes Hırka’yı teslim ederler. Daha sonra bu hırka elden ele geçerek Osmanlı Sultanlarına kadar ulaşır. Adına bir câmi yaptırılır. İşte her sene Ramazan ayı müddetince, Fâtih’te bulunan Hırka-i Şerîf Câmiinde halka ziyaret ettirilen hırka bu hırkadır.





Featured Image 01