Untitled Document

SOHBET.......................... SAADETE KAVUŞMAK

Dün­ya­da­ki bü­tün in­san­lar me­sut ol­mak is­ter. Fa­kat, me­sut olan, pek az­dır. Çün­kü, sa­ade­tin ne­den iba­ret ol­du­ğu bi­lin­mi­yor. Asıl iş, sa­ade­tin ne ol­du­ğu­nu bil­mek­te­dir. Sa­adet, yal­nız dün­ya sa­ade­tin­den iba­ret de­ğil­dir. Ak­si­ne, asıl sa­adet âhıret sa­ade­ti­ni el­de et­mek­tir. Bunun için, Al­la­hü te­âlâ­nın emir­le­ri­ne ve Pey­gam­ber efen­di­mi­zin söz­le­ri­ne ita­at et­mek lâ­zım­dır.
Dün­ya ha­ya­tı, sa­yı­lı gün­ler­den iba­ret­tir. O hâl­de, sa­adet iki baş­lı de­mek­tir. Bi­ri âhıret sa­ade­ti, öte­ki dün­ya sa­ade­ti. Ak­lı­mız âhıret ha­ya­tı­nın, dün­ya ha­ya­tı ile mu­ka­ye­se edi­le­me­ye­cek ka­dar önem­li ol­du­ğu­nu bi­ze gös­te­rir. Bu­na rağ­men, in­san­la­rın dün­ya için gös­ter­dik­le­ri gay­ret ve ça­lış­ma­la­rın on­da bi­ri­ni bi­le âhıret için gös­ter­me­dik­le­ri mey­dan­da­dır. Bu­nun âkı­be­ti­nin ne ka­dar acı ve ne ka­dar kor­kunç ol­du­ğu­na aca­ba inan­mı­yor mu­yuz? İnan­mı­yor­sak, kur­tu­luş ümidi yok­tur. Al­la­hü te­âlâ­ya inan­mayan­la­rın ye­ri ebe­dî ola­rak Ce­hen­nem­de yan­mak­tır. Eğer ina­nı­yor­sak, Al­la­hü te­âlâ­nın emir­le­ri­ni yap­ma­mak bir gaf­let ve bir da­lâ­let­tir.
Dün­ya sa­ade­ti için söz söy­le­yen­ler, ki­tap ya­zan­lar ve bu­nu dik­kat­le oku­yan­lar, din­le­yen­ler çok­tur. Âhıret sa­ade­ti­ne ge­lin­ce: Bu­na da­ir Hak­kın ki­ta­bı ve Pey­gam­be­ri­mi­zin söz­le­ri ve din âlim­le­ri­nin bin­ler­ce ki­tap­la­rı var­dır. Fa­kat, bu­gün ar­tık bun­la­rı oku­yan, bun­la­rı söy­le­yen, söy­le­yen­le­ri ve ya­zan­la­rı din­le­yen az in­san kal­mış­tır. Çok ehem­mi­yet­li olan âhıret sa­ade­ti âde­ta unu­tul­muş, san­ki böy­le bir­şey yok­muş gi­bi bir gaf­let için­de bu­lun­mak­ta­yız. Bu ise, felâketin en teh­li­ke­li­si ve âkı­bet­le­rin en kor­kun­cu­dur.
Ço­cu­ğu­nun sa­ade­ti­ni is­te­yen bir ba­ba, yal­nız dün­ya­nın kı­sa sa­ade­ti­ni de­ğil, âhıretin son­suz sa­ade­ti­ni de, ço­cu­ğu­na bil­dir­mek­le va­zi­fe­li­dir. Müs­lü­man­lık, dün­ya ve âhıret sa­ade­ti­ni sağ­la­yan tek yol­dur. Ha­ki­ki Müs­lü­man dün­ya­da, dâima hu­zur için­de­dir.            Tam İl­mi­hâl
Se­âdet-i Ebe­diy­ye (702)

GÜNÜN TARİHİ.............  BÜYÜK İSTANBUL DEPREMİ

Os­man­lı Dev­le­ti za­ma­nın­da, ta­ri­he ge­çen en bü­yük dep­rem, 14 Ey­lül 1509 ta­ri­hin­de ol­du. Bu çok şid­det­li depr­em, bir an­da İs­tan­bul ve Trak­ya böl­ge­si­ni ye­rin­den oy­nat­tı. Ara­lık­lar­la 45 gün de­vam eden bu dep­rem­de, 13.000 ki­şi öl­dü. 109 câ­mi ve mescit, 1070 ev ha­rap ol­du. Bu deprem, Ge­li­bo­lu, Si­liv­ri, Edir­ne ve Di­me­to­ka’yı da ha­ra­be­ye çe­vir­di. Ço­rlu hal­kı­nın ise, üç­te iki­si öl­dü.



Erkek: Ataullah - Kız: Esma - Yemek: Sütlü çorba, Izgara balık, Salata, Üzüm.



Featured Image 01