Untitled Document

MENKIBE............... ANNE HAKKININ ÖNEMİ

Vak­tiy­le, es­ki bir ka­vim­de Cü­reyc is­min­de bir âbid var­dı. Ge­ce gün­düz ibâ­det ile meş­gul olur­du. Bu âbi­din yaş­lı an­ne­si bir­gün ses­len­di:
- Oğ­lum, gel de şu işi­mi gö­rü­ver!
Bu es­na­da oğ­lu nâ­fi­le ibâ­det­le meş­gul­dü ve gel­me­di. An­ne­si, çok üzü­lüp şöy­le bed­duâ et­ti:
- Kö­tü ka­dın­la­rın if­ti­ra­sı­na uğ­ra!
On­la­ra kom­şu kö­tü bir ka­dın var­dı. Bu ka­dın, bir­gün ço­ba­nın­dan gay­ri­meş­ru şe­kil­de hâmile kal­dı. Za­ma­nın hü­küm­da­rı, ko­nu­nun araş­tı­rıl­ma­sı­nı em­ret­ti. Ka­dın ce­za­lan­dı­rı­la­ca­ğın­dan kor­kup, su­çu kom­şu­su âbi­din üze­ri­ne at­tı.
Hü­küm­dar, âbi­di ça­ğır­tıp de­di ki:
- Ey Cü­reyc! Bir yan­dan ibâ­det ile meş­gul olup, âbid­lik tas­lı­yor, di­ğer ta­raf­tan da zi­na gi­bi bü­yük bir gü­na­hı iş­li­yor­sun.
- Ben böy­le hiç­bir şey yap­ma­dım. Ba­na bu if­ti­ra­yı ya­pan kim­dir aca­ba?
- Kom­şun olan filan ka­dın se­ni şi­kâ­yet et­ti.
Bu­nun üze­ri­ne, genç, ha­ta­sı­nı an­la­dı. De­mek ki, an­ne­si­nin bed­du­âsı tut­muş­tu. Hü­küm­dar­dan bir müd­det izin alıp an­ne­si­ne gi­dip yal­var­dı:
- An­ne­ci­ğim, ba­na; “Kö­tü ka­dın­la­rın if­ti­ra­sı­na uğ­ra!” di­ye bed­duâ et­miş­tin ya, Ce­nâb-ı Hak, bed­du­ânı ka­bul et­ti. Fa­lan ka­dın ba­na if­ti­ra et­ti. Hü­küm­dar be­ni ce­za­lan­dı­ra­cak. Ne olur be­ni af­fet de if­ti­ra­dan kur­tu­la­yım. Bir da­ha hiz­met­te ku­sur et­me­ye­ce­ğim.
An­ne­si, oğ­lu­nun pe­ri­şan hâ­li­ni gö­rün­ce, da­ya­na­ma­yıp şöy­le duâ et­ti:
- Yâ Rab­bî! Eğer oğ­lu­ma et­ti­ğim bed­duâ ka­bul ol­muş ise, onu üze­rin­den kal­dır! 
An­ne­si­nin du­âsı­nı alan genç, hü­küm­da­rın hu­zu­ru­na çı­kıp de­di ki:
- Ba­na if­ti­ra eden ka­dı­nın tek­rar ifa­de­si­nin alın­ma­sı­nı is­ti­yo­rum.
Ka­dı­nın tek­rar ifa­de­si­ne baş­vurul­du­ğun­da, bu de­fa da de­di ki:
- Ben if­ti­ra et­tim. Bu­ kom­şu­mun su­çu yok.
Âbid böy­le­ce ser­best bı­ra­kıl­dı.
*    *     *          
Pey­gam­ber efen­di­miz, bir de­fa­sın­da Es­hâ­bı ile soh­bet eder­ken bu hâ­di­se ile il­gi­li ola­rak bu­yur­du ki:
“Eğer Cü­reyc fı­kıh bil­gi­si­ne sâhip bu­lun­say­dı, ana­sı­na hiz­met et­me­nin, Rab­bi­ne nâ­fi­le ibâ­det et­mek­ten da­ha üs­tün ol­du­ğu­nu bi­lir­di.”

 



Erkek: Halil - Kız: Ayşegül - YemekSütlü çorba, Türlü, Pilav, Yoğurt. 



Featured Image 01